Hiç Doğmamış Olmayı Dilerdim

     Merhaba bugün 29 Aralık 2020 Salı günü ve benim doğum günüm. Büyüdüğümü her ne kadar hissedememiş olsam da hazır doğum günüm gelmişken bu konu hakkında bir şeyler yazsam iyi olur dedim ve sandalyenin başına oturdum. Oturdum oturmasına ancak yazacak bir şey bulamadığımı fark ettim. Dedim bari yaşadığımız yüzyılın benimle birlikte beşte birini tamamlaması ile ilgili bir şeyler yazayım. Ben yine yazacak bir şey bulamadım. Doğum günümde yazarım hem son zamanlarda neler hissettiğimi anlatırım bu vesileyle güzel bahane olur dedim ama yazacak bir şey bulamayınca hiç dediğim gibi olmadı. 

     Sonra da acaba yeni yaşımdan bir dileğim var mı -çünkü genelde olur- onu yazsam nasıl olur dedim kendi kendime. Para, barış, huzur istiyordum elbet herkes gibi; ama bunlar her zaman istediğim ve pek çok insanın da istediği şeylerdendi. Biraz aklımı yorduktan sonra karar verme aşamasına geldim.  Genel olarak insanların çok dilediği bir şey olan ve yine benim de en çok dilediğim şeylerden birine, mutluluğa karar verdim.

     Peki nasıl mutlu olabilirdim; açlık, sefalet, haksızlık ve kötülüklerle dolu olan bu dünyada?  Küçücük bir şey de beni mutlu edemez miydi? Ederdi. Ben böyle saçma saçma düşünürken aslında nasıl sorusunu sormadan mutluluk nedir sorusunu önce sormam gerektiğini fark ettim. Sordum. Mutluluk neydi? Bir kere mutlu olsam bir ömür boyu sürer miydi? Komiktir ki kendi düşünceme yine kendim cevap verdim. Mutluluk tabi ki de sonsuza kadar sürmezdi ayrıca mutluluk bir süreç değil bir andan ibaretti. Bunları düşündükten sonra nasıl sorusuna geri döndüm. Daha önce beni nelerin mutlu ettiğini gözümün önüne getirdim. Küçücük bir anahtarlık, benim için değerli birisiyle yaşadığım özel bir an, dönem sonu notumun yüksek gelmesi, kimsenin dinlemediği güzel bir şarkıyı keşfetmek veya yiyeceğim bir tabak yemek... Bunun gibi şeyler bile  beni mutlu etmeye yeterdi. O zaman ben mutluluğu dilemeli miydim? Acelem yoktu, biraz daha düşündüm. 

     Son zamanlarda çok dile getirdiğim bir şey vardı benim -şu an çok örneklendirip konuyu dağıtmak istemiyorum ama bu şey hayatımızı nasıl yaşayacağımıza nasıl hayata gelmeye kendimizin karar vermediği gibi yine kendimizin karar vermiyor oluşu- biraz daha düşününce takılmıştı aklıma. İşte tam o sırada lanet olsun dedim. Son zamanlarda dile getirdiğim bu şeye... Aslında hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamayacağıma... Çünkü aslında mutluluğumu kendim seçmiyordum. Mutluluğum da her zaman başkasının avucunun içinde oluyordu. Kim olduğu fark etmiyordu, mutlaka başka birisindeydi.

     O zaman dileğim kendi seçimlerim olabilir miydi... Eğer bir iradem olsaydı elbette. En son bunu da düşününce sinirlendim. Bu hayattan hiçbir şey dileyemeyecek miyim diye. Tam dilek dileme işinden vazgeçecektim. Aslında gerçekten de dileyeceğim, dilemek isteyeceğim şey aklıma geldi bir anda. Ben artık onu dilerdim...



...aslında hiç doğmamış olmayı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Farklı

Kayıp